13 Nisan 2009 Pazartesi

SABA MELİKESİ BELKISIN TORUNLARI SABA YEMENLİ KADINLAR

Arap Yarımadasının güneyinde yer alan Yemen son zamanlarda turistlerin dikkatini çekmeye başladı. Her ne kadar hala zaman zaman çöl bölgesinde turist kaçırmalar ya da öldürmeler olsa da tarih bakımında çok zengin olan bu ülke gezilmeye görülmeye değer.
Yemen’in başşehri Sanaa’nın Nuh Peygamberin oğlu Shem tarafından kurulduğu efsanesi hala geçerlidir. Adına filmler yapılan kitaplar yazılan Saba melikesi m.ö 8 YY’dan M:S 7 yy la kadar Yemen ‘de hakim olan Saba kralığının Kuran ve Tevratta adı geçen kadın yöneticisi.

Yüzyıllar önce Saba Melikesi Belkıs gibi bir kadın tarafından yönetilen, pekçok kadının önemli görevlerde bulunduğu bu ülke bugün dünyanın en fakir , kadın hakları açısından en geri ülkelerinden biri.

Nüfüsun çoğunun Şafi ve Zeydi olan Yemen’de okuma yazma oranı %38. Bu oran kadınlar da %28’e kadar iniyor. Her ne kadar son zamanlarda doğum kontrolu yapılmaya başlasa da kadınlar ortalama 7 çocuk doğuruyor ve her yüz çocuktan yedisi ölüyor. Milli gelirin 800 dolar, ortalama ömrün 60 sene olan ülkede yukarıdaki rakamları da dikkate alırsak kadınların durumunu algılamak daha kolay olabilir.

Yemen’de bütün kadınların başı örtülü.. Büyük bir çoğunluğun gözleri görülecek şekilde yüzleri de kapalı. Hemen hepsinin üzerinde hicap denen siyah palto,başörtüsü ve eldiven var. Siyah çarşafın arasından yalnızca güzel ,sürmeli gözler görünüyor . Küçük kız çocukları bile başlarını örtüyorlar. Köylerde tarlada çalışan,çobanlık yapan kadınlar dahi siyah hicap içinde başlarında uzun hasır şapkalarla çalışıyorlar. Ancak bu kara çarşafların içinde ne kadar renkli bir dünya olduğunu yemen çarşılarını gezdiğinizde anlıyorsunuz. Bütün çarşı allı pullu, rengarenk giysilerle dolu. Ayrıca kına da kadınların önemli bir süs aracı. Fotograflarını çektirmeyen kadınları zar zor ikna ederek ellerindeki süslü kınaları çekebildim.

Köylerde kara çarşaf yerine kadınlar renkli bir örtüyle örtünüyor. Büyük şehirlerde yüzleri açık olan az sayıda kadın ise başlarına renkli eşarplar bağlıyorlar. Bunlar genellikle okumuş kadınlar .

Kadınları başlarını kapatmaya zorlayan bir kanun yok dediler. Ancak geleneklerinin, dini inanışlarının ve cehaletin etkisiyle kadınlar kapanıyorlar. Nitekim Türkiye’nin Yemen büyükelçisi bir kadın ve resmi yemeklere başı açık gidiyor ama memleketine gittiğinde ailesine ve çevresine saygıdan dolayı kapandığını söylemiş.

Konuştuğum liseli kızlar ailelerinin yüzlerini açmasına müsade etmediğini,erkeklerin çok kötü olduğu ve onlardan sakınmak için kapanmak gerektiğini söylediler. Evlilikler de ailenin kararına göre oluyor. Aden ve Sanaa gibi büyük şehirlerde yine ailenin onayı ile gençler son zamanlarda evlenmeden arkadaşlık etmeye başlamışlar. Zabid de konuştuğum bir genç adamın bana anlattığına göre kızlara mektup yazıp tenha bir yere çağırıyormuş.’ Güzelsen yüzünü aç bana göster’ diyormuş. İstenirse yasaklar hiçe sayılıp her zaman bir ara yol bulunuyor.

Evlenirken başlık parası her kadın için veriliyor. Bu paranın dörte biri üç gün üç gece süren düğün için, dörte biri yeni evin ihtiyaçlarında kullanılıyor. Yarısı ise evlenen kadının oluyor. Bu başka bir güvencesi olmayan kadının bir nevi dayanağı. Zira Şeriat kurallarının işlediği ülkede erkekler rahatça boşanabilirken kadınlar kocaları iktidarsızsa ya da geçimini sağlayamıyorsa ancak boşanabiliyorlar. Bunun için de kadıyı ikna etmeleri gerekiyor.

Dini nikahla evleniliyor. Dini nikahı kılan özel seçilmiş imamlar var. Daha sonra bu nikah kayıtlara geçiyor ve evlilik cüzdanı alıyorlar. Erkeklerin dört kadın alma hakkı var. Sanırım başlık parasının yüksekliğinden bizim tanıştığımız erkeklerin tek karısı vardı. Tihama bölgesinde hala kadın sünneti yapılan köyler var. Zinaya kanunda bir ay ceza var ancak aileler zina yapan kadını öldürüyorlarmış. Pekçok erkeğin silahlı olduğu ülkede bu çok zor olmasa gerek.

Güney Yemen 1967 den 1990 a kadar sosyalizmle yönetiliyor. O dönemde bazı kadınlar başlarını açıyorlar. Ancak 1990 dan sonra tutucu Kuzey Yemen’in ülkede yönetimi ele geçirmesiyle yine eski gelenekler ağır basıyor. Rehberimiz sosyalizmin aile düzenini bozduğunu söyledi. Misafirliğe gidildiğinde erkekler ve kadınlar ayrı odalarda oturuyorlar. Okullarda da sınıfın bir tarafı kadınlara bir tarafı erkeklere ayrılıyor.

Yemen oldukça muhafazakar Müslüman bir ülke olmasına rağmen kadınların kanun önünde erkeklerle bazı konularda eşit hakları var. Seçme seçilme,işe girme gibi. Ama bu hakların hayata ne kadar geçtiği tartışılır. Kadınların yüzde 42 si seçmen olarak kayıtlı ama yerel seçimlerde ancak yüzde 2 kadın aday çıkmış. 2006 yerel seçimlerinde 5000 aday içinden 164ü kadınmış ve bunlardan ancak 38 i başarılı olmuş. Kayıtlara göre 170 adet kadın hakları için çalışan çoğunun başında kadın olan STK var. Bu kuruluşlar kadınlar için kota istiyorlar ve seçimler öncesi Sana da büyük bir yürüyüş düzenliyerek daha çok kadının parlementoya seçilmesini talep ediyorlar. Rehberimizin verdiği bilgiye göre şu anda 301 kişilik parlementoda üçü iktidar ikisi muhalefet partisinden 5 kadın milletvekili var. Geçen dönemde ise bir bakan kadın varmış ama bu dönem kabinede hiç kadın yok. Tabi her yerde olduğu gibi burada da pekçok kişi kotaya karşı. Haketmedikleri yerlere kadınların gelmemesi bahanesiyle.

Nüfusun yüzde 50sini oluşturan kadınlar resmi rakamlara göre ancak çalışan nüfusun yüzde 25 ini oluşturuyor. Hukuk çalışanları içinde ise bu oran çok düşük. 918 savcının 19 ‘u, 1008 hakimden de 16’sı kadın. Ziyaret ettiğimiz arkeoloji bölümünde 5 kadın öğretim görevlisi vardı. Devlet dairelerinde çalışanların ise yalnızca yüzde 3ü kadınlar.

Yazımı içimi ısıtan Yemenli kadınlar adına bir ümit ışığı olarak gördüğüm Zabid şehrindeki kooperatif ile bitirmek istiyorum. Kadınlar kooperatifi eski bir binanın içinde pırıl pırıl ,ışıl ışıl. Kadınlar el ürünlerini sergilemişler. 4-5 tane dokuma tezgahı var. Orada dokudukları kumaşları, işledikleri örtüleri, el ürünleri satıyorlar. Geldiğimizi duyunca siyah hicapları içinde binaya doluştular. Benim aldığım el örmesi sepeti Fatma yapmıştı. Fatma kahramanca karşımıza geçip siyah hicabı, sürmesiz gözleri ile fotoğraf çektirmek istemeyen arkadaşlarına inat bize poz verdi. Bunun ne kadar cesur bir davranış olduğunu anlamak için Yemen’de bulunmuş olmak yeterli. Yemenli kadınların önünde dünyanın pekçok ülkesindeki kadınlar gibi gidilecek çok yol, kırılacak çok tabu, yapılacak çok mücadele var. Bu zorlu yolda onlara en iyi dileklerimi yolluyorum.

Şubat 2008
Nergiz savran Ovacık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder